"BİR HESABI DAHA KAPATTIK BUGÜN...YILLARIN İPİNİ ÇEKE ÇEKE GİDİYORUZ...MAKSAT HAYAT OLSUN......."



Sevgili Dostlar,

Sayfamızda edebi bilgilerin yanı sıra eğlenerek vakit geçirebileceğiniz videolar, genel kültürünüzü geliştirebileceğiniz makaleler,Türk toplumu ile ilgili önemli bilgiler, her konuda yazılmış şiir ve hikayeler de bulunmaktadır. Yorum ve eleştirilerinizin bloğumuzu geliştireceğini belirterek sizinle buluşmaktan mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Tüm yoldaşlara ve kardaşlara selam olsun...



Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin!!"

Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana..
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık....
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır.
Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında,her sevda ruhumuzun bir başka yüzü...
Her aşkta kendimizi ararız,o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine,
onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size...
Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda,
binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde,
her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz.
Her camda, farklı bir renginiz vardır;her şekilde sizden bir parça...
Aşklarınız hülasanızdır.
Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi ele verir;
arada bir çevirdiniz mi kaleydoskobu,
cam paralar yer değiştirip yeni şekiller alır;hepsi siz...
Sevgilinizin gözlerindeki dolunay,
sizdeki ışığın yansımasıdır aslında;
dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin yansımanızdır.
Yoksa halâ bir sevdiğiniz,o henüz kendinizi bulamadığınızdandır...
Aşk, narsizmdir.
Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz.
Narcissusu'u bilirsiniz;
Öyle heybetli ve güzelmiş ki,bakmaya dayanazmazmış kendine...
Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini,incecik burnunu,dar kalçalarını,
kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran...
Bir gün ırmak kenarında gezinirken,sudaki yansımasına ilişmiş gözü.
Uzanıp, iyice bakmak istemiş.
Tam gördüğünde kendisini,dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya...
Yeryüzünün en güzel insanının öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O'nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş,
Narcissus, nergis olmuş.
Kıssadan hisse, benden size tavsiye,
taze bir nergis verin bugün sevgilinize...
Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi "Bahar getirdim sana" deyin.Baharın elinizde olduğunu unutmadan..

Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz;
dikkat edin de hayran olup düşmeyin...
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin

HÜSEYİN SALMAN



İki Rayı Gibiyiz Bir Tren Yolunun,
Yakın Olması Neyi Değiştirir Son İstasyonun..


14 Ekim 2007 Pazar

EDEBİ SANATLAR

A-) Mecaza Dayalı Söz Sanatları

Mecaz (Değişmece)
Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması,Düz Değişmece)
Teşbih (Benzetme)
İstiare (Eğretileme / Deyim Aktarmaları)
Teşhis (Kişileştirme)
İntak (Konuşturma)
Kinaye (Değinmece)
Tariz (Dokundurma,İğneleme)

B-) Anlama Dayalı Söz Sanatları

Hüsn-i Talil (Güzel neden bulma)
Tecâhül-i Ârif (Bilip de bilmezlikten gelme )
Tenasüp (Uygunluk)
Leff ü Neşr, Mübalağa (Abartma)
Tezat (Karşıtlık)
Tekrir (Yineleme)
Telmih (Hatırlatma)
Tevriye,İstifham (Soru sorma)
İrsâl-i Mesel
Nida
Rücû
Terdîd
İktibas
Îham…

1-) MECAZ ( DEĞİŞMECE )

Bir sözcüğün gerçek anlamlarından (temel ve yan anlamlarından) sıyrılarak,başka bir sözcüğün yerinde kullanılmasıdır. Sözcükler cümle içerisinde ya da en azından başka sözcüklerle öbekleşerek mecazlı anlam kazanır.Deyimler,mecazlı öbeklerin en tipik örnekleridir. Atasözlerinde de mecaz bolca kullanılır.

Sözcüğe mecazlı anlam yüklenmesinde iki ana yöntem vardır:

a) Benzetmelerden yararlanılarak gerçekleştirilen anlam aktarmamaları ;bir başka deyişle "benzetme ilgisine dayalı" mecazlar (Benzetme,eğretileme,kişileştirme,kinaye,tariz,abartma)

b) Benzetme dışı ilgilerle gerçekleştirilen mecazlar (Mecaz-ı mürsel,ad aktarması)

Her iki durumda da sözcüğün gerçek anlamından (temel ve yan) uzaklaşıpbaşka bir sözcüğün yerini alması,değişim söz konusudur.

* " Günler akıp gidiyor."

Akmak sözcüğü mecazlıdır. Günler,akıcı bir maddeye,mesela bir suya benzetilerek mecaz gerçekleştirilmiştir."akıp" sözcüğü,değişmece yoluyla "geçip" sözcüğünün yerini almıştır

* "O kadar susamış ki bardağı bir dikişte bitirdi."

Sözü edilen kişi bardağı değil,içindeki suyu içmiştir."bardak" sözcüğü "su" sözcüğünün yerini almıştır.Benzerlik söz konusu değildir. İç - dış ilgisiyle mecaz gerçekleştirilmiştir.

UYARI : Mecazlı kullanımı ayırt etmenin bir yolu da, sözcüğün yeni kazandığı anlamın gerçekte mümkün olup olmadığına bakmaktır.Mesela yukarıdaki kullanımlarda günlerin,gerçek bir su gibi akması mümkün değildir.Su içerken bardağın "bitmesi" şöyle dursun,bir zerresinin eksilmesi bile düşünülemez.

ÖRNEKLER

*"Duygularımız içimize sığmadı, "alkış" ve "bravo" larla dışarıya döküldü.

Duygular akıcı bir maddeye benzetilmiş,"sığmamak" ve "dökülmek"sözcükleri mecazlı kullanılmıştır.

* "Bu işçi biraz daha pişmek ister." (soyut; olgunlaşmak anlamında)

* Barış umutları yeşerdi." (soyut; oluşmak anlamında)

* "Serin ama tatlı bir ilkbahar akşamıydı." (soyut; hoş anlamında)

* "Olaylara bir de bu gözle bakmalısın." (anlayış anlamında)

* "Yeni idarecimizin davranışları hamdı." (tecrübesizlik )

* "Ölçülü davranışları vardı." (seviyeli)

DİKKAT! Mecaz anlamlılıklar sözcük,deyim,argo ve atasözü düzeylerinde görülebilir:

* "Lodos soğuğu kırdı." (sözcük düzeyinde)
* "Onun ne zamandır kırdığı ceviz kırkı aşıyordu zaten." (deyim)
* "Seni görünce kirişi kırdı tabii." (argo)
* "Ana sorunumuz bu değil." (sözcük)
* "Borsada kaybedince kafayı yedi." (argo)
* "Bu boş kafalar gelişmemizi engelliyor." (sözcük)
* "Her işte kılı kırk yarardı." (deyim)
* "Ateş düştüğü yeri yakar." (atasözü)

Argo Düzeyinde Mecaz: Toplumda herkesçe kullanılan dilden ayrı olarak belirli kesimlerce kullanılan ancak genel dilin içinde yer alan ve ondan türeyen özel dile argo denir.

GERÇEK ANLAM ARGO ANLAM
Çok sövmek- kalaylamak
kolayca kandırılabilen -keriz
hapishane -dam,delik,kodes,kafes
esrar -ot
öldürmek -nallamak


2-) MECAZI MÜRSEL ( AD AKTARMASI )

Benzetme ilgisi söz konusu olmadan,başka bazı ilgilerle,bir sözün başka bir söz yerinde kullanılmasıyla oluşturulan mecazlardır.

İç -dış ilgisi
* "Anne, çamaşır kazanı kaynadı,gel!"
* "Üstünü çıkarıp yatağa uzandı."
* "Ne zamandır evde tencere kaynamıyor."
* "Bu depoyla Düzce'ye kadar gideriz."
* "Şofben yanıyordu."

Parça - bütün ilgisi
* "O zamanlar bu gazetede usta kalemler vardı."
* "Üniversitedeki kürsüsünde yıllarca çalıştı."
* "Motor gece karanlığında yükünü Bartın'a boşalttı."
* "Bu sahalarda nice altın ayaklar top koşturdu."

Neden - sonuç ilgisi
* "Hay mübarek! Bereket yağıyor bereket!"
* "Bahar aylarında rahmet düşmezse ürün iyi olmaz."

Sanatçı - eser ilgisi
* "Davetlilere piyanosuyla önce Çaykovski,sonra Mozart çaldı."
* "Şimdi de biraz Yûnus Emre okuyalım mı?"
* "Pikapta Münir Nurettin dönüyordu."

Yer , yön , bölge , çağ - insan ilgisi
* "Eve haber verip geleyim."
* "Batı ve Doğu ,inanç ve felsefe yönünden hem birbirini etkilemiş hem birbirine uzak durmuştur."
* "Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır."
* "Ankara bu notaya cevap vermekte gecikmedi."
* "Adresi bir de şu büfeye sorsak mı?"
* "Sizin işinizi şu masa halleder beyefendi."

Soyut - somut ilgisi
* "Türklük yüreğini dağlasın gayrı/Cihan da bizimle ağlasın gayrı."Somut bir varlık olan "Türk insanı,Türk milleti " yerinde, soyut olan "Türklük" kullanıldı.

* "Gençlik; kafası ve yüreğiyle toplumun güvencesidir.""Gençler" yerine soyut olan "gençlik";"düşünce" yerine somut olan kafa;"cesaret,duygu" kavramları yerine somut olan "yürek" kullanıldı.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

1. "Ön sokakta yer yok,arabayı arkaya bırakınız."
2. "Çocuk kitapları birinci hamura basılmalı."
3. "Sen bu otobüsle git,ben Bartın'a bineceğim."
4. "Koştu yokuş aşağı,rengi atmış bir şapka."
5. "Depremden sonra Düzce geceyi sokakta geçirdi."
6. "Marmara'da her yelken / Uçar gibi neşeli."
7. "Tiyatroda oynamam konusunda bütün mahalle beni destekledi."
8. "Turistler bu tur için yeni lokomotifler yerine buharlıyı tercihediyorlar."
9. "Koparıp öpmek için,basacağı toprağı Bütün şehir bekliyor onu dizler üstünde."
10. "Türkiye,Tanzimat'la yüzünü Batı'ya çevirmişti."


3-) TEŞBİH ( BENZETME )

Anlatımı güçlendirmek amacıyla,aralarında ortak nitelik bulunan iki varlık ya da kavramdan,ortak nitelik yönünden güçlü olandan zayıf olana aktarma yapılmasıdır.

Benzetmenin dört öğesi vardır :

1.Benzeyen ( B ) : Özellikçe zayıf olan
2.Kendisine Benzetilen ( KB ) : Özellikçe güçlü olan
3.Benzetme Yönü ( BY ) : Aktarılan özellik
4.Benzetme Edatı ( BE ) : gibi,kadar,sanki,güya,misal,andırmak ….

Bunlardan ilk ikisi benzetmenin asıl öğeleridir.Benzetme yönü ve benzetme edatı yardımcı öğelerdir. Yardımcı öğeler kullanılmadan da benzetme gerçekleştirilebilir.


ÖRNEK " Cennet gibi güzel vatan "

Bir benzetmede bu dört öğe her zaman bir arada bulunmayabilir.Benzetme,kullanılan öğeler bakımından çeşitlere ayrılır:

1.Ayrıntılı (Tam) teşbih : Dört öğesi de bulunan benzetmedir.

ÖRNEK

"Ah bu türküler,köy türküleri
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz.

"Benzeyen : Köy türküleri
Kendisine benzetilen : Ana sütü
Benzetme yönü : temiz ve candan olması
Benzetme edatı : gibi

2.Kısaltılmış teşbih : Benzetme yönü bulunmayan benzetmedir.

ÖRNEK "Kutu gibi bir dairede oturuyor."

3.Pekiştirilmiş teşbih :Benzetme edatı bulunmayan benzetmedir.

ÖRNEK "Bir siyah kadındır kaldırımlarda gece "

"Yollar köyleri saran eskimiş çerçeveler "


4.Yalın teşbih (teşbih-i beliğ) : Benzeyen ve kendisine benzetilenle yapılan benzetmedir.

ÖRNEK " Gül tenli sevdiğim "

" Selviler içinde bir alevdir Emir Sultan "

"Unutmakta haklısın kömür gözlüm/Haklısın…Bu sözüm sana sitemdir"


UYARI ! Tam teşbihte mecaz yoktur. Çünkü bütün sözcükler gerçek anlamlarını korumaktadır. Benzetme kısaldıkça anlatım güçlenmekte,mecaz havası oluşmaktadır.
Mecaz, pekiştirilmiş benzetmede başlar, teşbih-i beliğde iyice güçlenir.

Aşağıdaki örnekleri bu açıdan inceleyiniz.

"Annem melek gibi temiz ruhlu bir insandı." (tam teşbih,mecaz yok)

"Annem iyilikte,bir melekti." (Pekiştirilmiş benzetme,mecaz var; çünkü,"anne" aslında melek değildir;"melekti" sözcüğü mecazdır.)

"Melek annem,cennete doğru yola çıktı." ("Melek annem" sözü teşbih-i beliğdir. Mecaz iyice güçlenmiştir.Özellikle "melek" sözünde yoğun bir mecaz anlam vardır.)


Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz
1."Ovadan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler, yaz kış ışıl ışıldır."
2."Bütün gece vagondan vagona un çuvalları taşımış hamallar gibiyiz."
3."Büyük sahra denen bu kum denizinde daha günlerce hamallık edeceğiz."

UYARI ! Benzetmelerde "benzemek,andırmak,dönmek" gibi fiiller ve bunlardan türetilmiş fiilimsiler edat yerinde kullanılabilir.

"Saçların tarumar,gözlerinde nem/Ateşe benzerdin,küle
dönmüşsün."

4."Erciş sapağında,Van Gölü mavi bir çarşaf gibi önüme serildi."
5."Beş altı araba,gelin alayı gibi sıralandı."
6."Fırtınada bir deniz feneri kadar yalnızdım."
7."Rujlu dudakları açık bir yarayı andırıyordu."
8."Köpek leşi gibi uyuyor şehir."
9."Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü…"
10."İyi sözler söylenmiş bir kadın gibi güzelleşiyor dünya."
11."Sürüklenen bir kış ölüsüdür zaman."
12."Biliyorum / Şiir bir pencere kuşudur."
13."İnsan bir ormandır derdim sana hep."
14."Bir bakışı vardı Esma'nın / Kavak yelleri gibi pırıl pırıl."
15."Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım."
16."Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik."
17. "Durmuş bir saat gibiydi durup geçmeyen zaman."
18. "Şiir bir cennet bahçesi / Girmeyene anlatılmaz."
19. "Gözlerimiz kurşun,elimiz bıçak/Severek öldürdük güzellikleri."
20. "Garibanlar yolunuyor kaz gibi/Hangi kuşun neresini yazayım."
21. "Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi."
22. "Acep beni anar m'ola / O kaşları keman şimdi."
23. "Ve çobanlar gibi dallar yaktık."
24. "Kul Mustafa karakolda gezerken /Gülle kurşun yağmur gibi yağarken."
25. "Yıldız gibi doğdukça güzel her akşam."


4-) İSTİARE (EĞRETİLEME)

Temel öğelerden (benzeyen, kendisine benzetilen) sadece biri söylenerek yapılan benzetmeye istiare denir. İstiare, bir sözün benzetme amacıyla, başka bir söz yerine kullanılması olarak da tanımlanabilir.

"Yuvayı yapan dişi kuştur." Bir atasözü olan bu cümlede,"kadın", "dişi kuş"a benzetilmiş, ancak benzeyen (kadın) kullanılmamıştır. Bu bir istiaredir.

İstiareler ikiye ayrılır:

Açık İstiare: Sadece kendisine benzetilen kullanılır.
Kapalı İstiare: Sadece benzeyen kullanılır.

ÖRN. "Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?"

Şakaklardaki beyazlık kar'a benzetilmiş. Ancak benzeyen kullanılmamış. Bu, açık istiare örneğidir.

ÖRN. "Çatma kurban olayın çehreni ey nazlı hilâl!"

Şair, bayrağı kaşlarını çatmış bir insana benzetiyor; ancak "insan" (kendisine benzetilen) dizede açıkça geçmiyor. Sadece benzeyen öğesi kullanılmış. Bu,kapalı istiare örneğidir.

NOT: Kapalı istiarelerde yalnız Benzeyenin (özellikte zayıf olanın) kullanıldığını biliyoruz. Bu tür benzetmelerde Kendisine Benzetilenin özelliklerinden (benzerlik yönünden) bazıları da ipucu olarak kullanılır.

ÖRN. "Çocuklar okula doğru adeta uçuyorlardı."

Çocuklar "kuş"a benzetilmiş,"kuş" değil uçmak eylemi kullanılmıştır.

ÖRN. "Gözlerinden uyku akıyordu."

"Uyku" akıcı bir maddeye (mesela suya) benzetilmiştir."Akıyordu"eylemi ipucu olarak kullanılmıştır.

NOT:T eşhis (Kişileştirme),insan olmayan varlıklara insan niteliği kazandırma,insana ait özellikleri o varlıklara mal etme,insandan diğer varlıklara aktarmadır. Her teşhiste,bir kapalı istiare vardır; çünkü bu tür benzetmelerde Kendisine Benzetilen bir insandır ve söylenmemiştir.
Her Kapalı İstiarede ise Teşhis yoktur.

ÖRN. "Boynu bükük buğdaylar, yağmur özlemiyle gökleri gözlüyorlardı."

Burada TEŞHİS ve KAPALI İSTİARE vardır. "Buğdaylar" insana benzetilmiş; "özlem çekmek","gözlemek" gibi özellikleri buğdaya mal edilmiştir.

ÖRNEKLER

* "Derinden derine ırmaklar ağlar / Uzaktan uzağa çoban çeşmesi."
B: Irmaklar ve çoban çeşmesi KB: İnsan(?) BY: ağlamak(ipucu) TÜR: Kapalı İstiare

* "Gece akıp gitti / Çevirin gündüzün sayfalarını."
B: gece KB: akıp giden bir madde, su (?) BY: akmak(ipucu) TÜR : Kapalı İstiare

* "Gülüm beni terk edecek / Hasretiyle öldürecek."B: sevgili (?) KB: gül TÜR : Açık İstiare

* "Nice dolaşık yolları çözdüm bıraktım."
B: yollar KB: ip, ip yumağı (?) BY: dolaşık, çözmek (ipucu) TÜR: Kapalı İstiare

* "Gönül her çiçekten bal almak ister / Kırıldı kanadı.uçamaz oldu."
B: gönül KB: arı (?) BY: çiçek,bal almak ve kanadı kırılmak(ipucu) TÜR: Kapalı İstiare


Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz

1. "Eğilmiş arza,kanar,muttasıl kanar güller."
2. "Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor."
3. "Bir med günü gökyüzü kurşunla örtülü."
4. "İki kapılı bir handa / Gidiyorum gündüz gece."
5."Can kafeste durmaz uçar / Dünya bir han konan göçer."
6. "Yüce dağların başında salkım salkım olan bulut."
7. O kızıl zafer kartalının / Çankaya'da kurulmuş yuvası."
8. "Güneş, denizin mavi sularında saçını yıkıyordu."
9. Kurban olam kurban olam / Beşikte yatan kuzuya."
10."Yeşil kurbağalar öter göllerde / Kırıldı kanadım kaldım çöllerde."
11."Yürüyordum, ağlıyordu ırmaklar."
12."Havada bir dost eli okşuyor elimizi."
13."Yüce dağ başında siyah tül vardır."
14."Sabahtan uğradım ben bir fidana."
15."Mor menekşe boyun eğmiş / Yapracığı suya deşmiş."
16."Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor."
17."Birçok seneler geçti dönen yok seferinden."
18."Semânın kandilleri yanmıştı."
19."Durur tekbir alır dağlar / Döner dağlarda kartallar."
20."Vatan ufkundaki en güzel çeyizEn şanlı süs,baktım yarıya çekildi."
21."Uzak dağlarda kaybolmuş bir bulut/Rüzgârın bir unutkanlığıdır."
22."Yedi tepeli şehirde bıraktım gonca gülümü."
23."Saçlarıma yıldız düşmüş koparma anne."
24."Görünmez kanatlarıyla hatıralar / Camlara çarpıp duruyor."
25."Başımdan bir kova sevda döküldüIslanmadım,üşümedim,yandım oy!"

5-) TEŞHİS ( KİŞİLEŞTİRME )

İnsana ait özelliklerin insan olmayan varlıklara mal edilmesiyle gerçekleştirilen mecazlı bir anlatım özelliğidir. Bazen benzetme çoğu zaman da kapalı istiare biçiminde gerçekleştirilir.

ÖRNEKLER

* "Sevincinden ağlayan,gülen,haykıran rüzgâr Kalplere sevinç,umut ve inanç getiriyor. "Rüzgâr,insan gibi sevinmekte,sevincinden ağlamakta,gülüp haykırmaktadır.Böylece kişileştirme gerçekleştirilmiştir.
Kendisine benzetilen "insan"söylenmediği,gülmek,ağlamak,sevinmek,haykırmak gibi insana ait özellikler 'benzetme yönleri' belirtildiği için kişileştirme, kapalı istiare biçiminde gerçekleştirilmiştir.

* "Rüzgâr,bir insan gibi sevincinden ağlıyor,gülüyor,haykırıyordu." denirse benzeyen de kendisine benzetilen (insan) de belirtildiği için kişileştirme,benzetme şeklinde gerçekleştirilmiş olur.

* "Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar."

İkinci dizede,insanın 'ağlama' özelliği 'dere'ye aktarılmış,dere kişileştirilmiştir.Aynı zamanda kapalı istiare yapılmıştır.

* "Ben öpmeden önce yanaklarını/Varsın teller,tüller,duvaklar öpsün."
t
eller,tüller,duvaklar' kişileştirilmiştir.

* "Besbelli her saat artar kederi/Belki de yüreği yara dağların."

İnsana ait 'yüreği yaralı' ve 'kederli' olmak dağlara verilmiştir.

*Bir yağmur başlar ya inceden ince/Bak o zaman topraktaki sevince."

'sevinmek' özelliği toprağa verilmiştir.

*"Renkler başkalaştı gün ortasında/Koyu bir karanlık öptü denizi."

'öpmek' özelliği karanlığa mal edilmiştir.

* "Bir bulut gezer yayla yayla Anadolu'yu Bir baştan başa selâm götürür."

'selâm götürmek' özelliği buluta verilmiştir.

* "Aynalar,bakmayın yüzüme dik dik İşte yakalandık,kelepçelendik."

Şair,kendisine dik dik baktıklarını söyleyerek 'aynaları' kişileştirmiştir.

* "Kuşlar,senin uzak diyarlara gittiğini söylediler bana."

'Kuşlar' konuşmaktadır,kişileştirme yapılmıştır.

* "Konunun hassasiyeti nedeniyle kalemimin çok temkinli hareket ettiğini okurların fark etmişlerdir."

'kalem' insan gibi temkinli,tedbirli,ölçülü hareket ediyor.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz

1. "Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığınHırçın bir fırtınaya dönüşüyordu deniz."
2. " Dans eden kelebekler,şarkı söyleyen kuşlar,göz kırpan çiçeklervardı o yerde."
3. "İçmiş gibi geceyi bir yudumda / Göğün mağrur bakışlı bulutları."
4."Dinle yolcu bu su onun sesidir/Sinsi adımlarla akşam yürüyor."
5. "Rüzgâr uyumuş,ay gülüyor; her taraf ıssız."
6. "Yeditepe üstünde zaman bir gergef işler."
7. "Çukurova bayramlığın giyerken."
8. "Bir balık ağlıyordu / Denizde / Başını yaslamış / Ufacık bir yosunparçasına."
9. "Dinmiş denizlerin şarkısı, rüzgâr uymaktaKörfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta."
10."Yeşil sedirlerde dinlenir huzur."


6-) İNTAK ( KONUŞTURMA )

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkları konuşturma sanatıdır. Konuşturma,kişileştirmeden sonra gelir.Varlık önce kişileştirilir, gerekirse konuşturulur.

ÖRNEKLER
* "Ben bir ayrıkotuyum / Ne buğday amcam,ne pirinç dayım /
Mısırla akraba bile değilim. / Bir yeşermeye göreyim: /
Kızmasınlar halim duman / Canıma kastederler yapabilseler /
Ama nafile kurumam." Ayrıkotu konuşturulmuştur.

* "Benim adım dertli dolap / Suyum akar yalap yalap /
Böyle emreylemiş Çalap (Tanrı) / Derdim vardır inilerim."

* "Adam elini uzattı;tam onu koparacağı sırada,mor menekşe:'Bana dokunma!' diye bağırdı."

* "Küçük bir çeşmeyim yurdumun / Unutulmuş bir dağında /
Hiç kesilmeyecek suyum / Yıldızların aydınlığında / Boyuna akar dururum."

Verilen parçada "çeşme" insan gibi konuşturuluyor.

* "Akıl ersin,ermesin sevdama Senden yanayım, dedi yeşeren dal senden yana."

UYARI ! Konuşturulan varlıklar kişileştirildikleri için kullanılan her intak sanatıyla birlikte teşhis sanatı da yapılır; ancak yapılan her teşhiste intak sanatı yoktur.

* "Ey benim sarı tamburam / Sen ne için inilersin? /'İçim oyuk derdim büyük / Ben anınçün inilerim!..' "* " 'Yıldızlar sönsün' diyerek bağırdı karanlıktan sümbül."

7-) KİNAYE ( DEĞİNMECE )

Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir. Kinayede asıl kastedilen, mecaz anlamdır. Kinayeden;karşıdakini incitmeden iğnelemede,hafif ve zarif biçimde alaya almada yararlanılır. Deyim ve atasözlerimizde kinayeye çok rastlanır.

ÖRNEKLER

* "Arkadaşın dayısı güçlüdür, halleder."
* "Bırak onu, burnu büyük adamdan hayır gelmez."
* "Çocukların velvelesi, herkesi ayağa kaldırdı."
* "Çok zahmet çektik, sonunda ayağımız düze bastı."
* "Ne yapsın, ayağı kaydı bir kere."
* "Böyle yürürseniz mahalleye yatsıya varırsınız."
* "Bu taşı bize dostumuz atıyorsa durup düşünmemiz gerekir."
* "Eh,bu hızla gidersek, okula belki yarın sabah varırız." ÖSS

* "Ey benim sarı tamburam
Sen ne için inilersin-
İçim oyuk derdim büyük
Ben onun'çün inilerim."

* "Ben toprak oldum yoluna
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?"

* "içinizde en yürekli olan gelsin."
* "Yokuş çıkmayı göze almayanlar hep çukurda kalır."
* "Atılan ok geri gelmez."
* "Rüzgâra karşı tüküren kendi yüzüne karşı tükürür."
* "Karşısında ağzımı açamadım ki."

8-) TARİZ ( DOKUNDURMA / SİTEM / İĞNELEME )

Sözcük anlamıyla "dokundurma","taşlama","taş atma" demektir. Terim olarak; bir sözün görünürdeki anlamının tam tersi amaçlanarak kullanılmasıyla gerçekleştirilen mecazlı anlatımdır. Kinayedekinden daha keskin alay ve eleştiri içerir. Yazıda tariz,bazen parantez içerisinde ünlem ( ! ) işaretiyle belli edilir.

ÖRNEKLER

* "Bazı sevgili dostlarımın ( ! ) benim için karpuz kabuklarının en kayganlarını hazırladıklarını biliyorum."

* "Adamınız,Allah için, gerçekten ustaymış; onun eli değeli bizim makine kararsızlığı bıraktı; artık hiç çalışmıyor."

* "Kefil olduğunuz gece bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu."

* "Benim oğlum çok cesurdur canım,horozdan korktuğuna bakmayın."

* "Çayın nefis olmuş,kabak suyu gibi."

UYARI Dokundurmaca anlamını çözebilmek için, sözün nasıl bir durum için, hangi ortamda kullanıldığına; varsa, diğer cümlelere dikkat etmek gerekir.

* "Ne kadar kültürlü olduğu ( ! ) yazılarından belli."

* "Beni ne çok sevdiğini ( ! ) biliyordum zaten;iki yıl sonra telefon etmek zahmetine girerek bunu kanıtladın."

* "Ne kadar eli açık olduğunu gördünüz değil mi?Derneğe tam bir milyon lira bağışladı."

* "Bu ne kudret ki Elifbâ'yı okur ezberden.

* "Aferin oğlum Ahmet / Bu yolda devam et / Herifçioğlu Sen Mişel'de koyuvermiş sakalı
Neylesin bizim köyü / Nitsin Mahmut Makal'ı."

UYARI Tariz ile kinaye karıştırılmamalıdır. Tarizde sözün gerçek ya da mecaz anlamda kullanılmasından çok,karşıt anlamı önemlidir. Kinayede ise sözün her iki anlamının bir arada kullanılıp kullanılmadığına bakılır.


9-) HÜSN-İ TALİL ( GÜZEL NEDEN BULMA )

Bir olayı gerçek nedeninin dışında daha güzel ve hayali bir nedene bağlayarak açıklamadır.

ÖRNEKLER

* "Sen gittin yaslara büründü cihan
Soluyor dallarda gül dertli dertli"

Şair, "akşamın gelişini" ve "gülün solmasını", "sevgilinin gidişine bağlamıştır.Böylece gerçek neden yerine hoşa giden, hayali bir neden bulmuştur.

* "Güzel şeyler düşünelim diye
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar"

Şaire göre ağaçlar, insanların mutlu olmasını, güzel şeyler düşünmesi için yemyeşil olmuştur. Bu ağaçların yeşil olmasının gerçek nedeni değildir. Şair gerçek nedeninin dışında daha güzel ve etkileyici bir neden bulmuştur.

* "Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına
Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına"

Akıncıların yeni ülkeler fethetme isteklerinin nedeni olarak, şair atlarına yeni bir ülkede yem vermek isteyişlerini gösteriyor. Oysa fetihlerin asıl amacı toprak kazanmaktır.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz

1- "Güller ki yüzünün renginden utandıkları için kızardılar"
2- "Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak."
3- "Ey sevgili sen bu ilden gideli yaprak döktü ağaçlar, soldu gökyüzü."
4- "Sen gelince güller açar bahçemde / Bahar güler kahkahayla."
5- "O çay ağır akar yorgun mu bilmem Mehtâbı hasta mı,solgun mu bilmem"
6- "Bir düğün havası eserdi mahallemizde Kayısı ağaçları gelin olunca"
7- "Gök ağladı gün boyun sen gidince"
8- " O kadar yürekten çaldı ki / Türküler aşındırdı kavalı"
9- "İşim gücüm budur benim / Gökyüzünü boyarım her sabah
Hepiniz uykudayken / Uyanır bakarsınız ki mavi"
10-"Gün senin için doğuyor, senin için / Ben bir yıldızım yıldızlar ortasında"

10-) TECÂHÜL - İ ÂRİF ( BİLMEZLİKTEN GELME )

Bir anlam inceliği yaratmak ya da nükte yapmak için, şairin, çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor görünerek söz söylemesine tecâhül -i ârif denir.

ÖRNEKLER

* "Yılın ilk karı yağdı
İyice kısaldı günler
Ölülerimiz üşür mü ki?"

Son dizede şair ölülerin üşümediklerini bildikleri halde,sorudan yaralanarak bu durumu bilmezlikten geliyor.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz

1- "Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhımKurbanın olam var mı benim bunda günahım"
2- "Dün gece yoktu ki / Bu dağ buraya nasıl gelmiş? "
3- "Çördükler,cevizler, iğdelerGidin bakın gölgeleri orda mı? "
4- "Şakaklarıma kar mı yağdı ne varBenim Allah'ım bu çizgili yüz? "
5-Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer? "
6- "Arzu dolu,yaşamak doluBu eller miydi resimleri tutarken uyuyan? "
7- "Su insanı boğar, ateş yakarmışHer doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış."


11-) MÜBALAĞA ( ABARTMA )

Bir özelliğin ya da durumun olduğundan daha çok gösterilmesidir. Abartmanın oluşması için, söz konusu özelliğin, mantığın sınırlarını zorlayacak biçimde büyütülmesi gerekir. Böylece mecaz da oluşur.

ÖRNEKLER

* "Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer"
Bu dizelerde "atalarının gökten inerek, şehit olan askerlerin alnını öpmesi " istenmektedir. Şair bunun gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu bildiği halde sözün etkisini artırmak için abartmaya gitmiştir.

* "Bir gün doludizgin boşanan atlarımızlaYerden yedi kat Arş'a kanatlandık o hızla "
Akıncıların atları öyle hızlı koşmaktadır ki hızlarını alamazlar ve binicileriyle yerden yedi kat Arş'a yükselirler.Burada olmayacak bir durumun anlatımı vardır.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz

1- "Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle"
2- "Ölüm indirmede gökler ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir savrulur enkâz-ı beşer"
3- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâŞühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ"
4- "Âlem sele gitti gözüm yaşımdan."
5- "Akdeniz'in dalgası gönlüm kadar taşmadı."
6- "Her damlada bir umman var / Yüzdüm, yüzdüm tükenmiyor.

12-) TEZAT ( KARŞITLIK )

İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesidir. Ancak "Gece uyurum, gündüz çalışırım." demekle tezat sanatı olmaz. Gece ile gündüz zıt iki kavramdır,düşünce değildir. Oysa tezat, kavramların zıtlığında değil, düşüncenin zıtlığındadır.

ÖRNEK

* "Meyhâne mukassi görünür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde"

Nedim'in bu beytinde meyhanenin hem sıkıntılı hem de ferah ve latif olduğu söyleniyor.Akla ve mantığa uygun bir şekilde, bir varlığın birbirine zıt özellikleri bir arada söylenmiş oluyor.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

1- "Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz."
2- "Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü
Kar değil gökyüzünde yağan beyaz ölümdü."
3- "Ben de gördüm güneşin doğarken battığını
Esrarlı bir bakışın gönlü kapattığını."
4-"Ben de gördüm güneşin doğarken battığını."
5- "Bir kız vardı yok gibi öyle güzel!"

13-) TELMİH ( HATIRLATMA )

Söz sırasında, herkesçe bilinen bir olayı geçmişteki bir olaya ,ünlü bir kişiye, bir inanca… işaret etmeye, onu anımsatmaya telmih denir. Çağrışıma dayanan bu sanatta anımsatılan şey uzun uzadıya açıklanmayıp bir iki sözcükle ifade edilir.Telmihte, anlatılan duygu ile işaret edilen olayarasında gizli bir benzetme söz konusudur.

ÖRNEKLER

* "Ey dost senin yoluna / Canım vereyim Mevlâ
Aşkını komayayım / Od'o gireyim Mevlâ"

Son dizedeki "ateş" anlamına gelen "od" sözcüğü, Hz. İbrahim'in ateşe atılmasına ve ateşin gül bahçesine dönmesine telmih vardır.

* "Gökyüzünde Îsâ ile / Tûr dağında Mûsâ ile
Elindeki âsâ ile / Çağırayım Mevlâm seni"

Birinci dizede "Hz.Îsâ'nın göğe çıktığı inancı"na , ikinci dizede "Hz. Mûsâ'nın Tûr-ı Sinâ dağında Allah ile konuşması " olayına ve üçüncü dizede de yine "Hz. Mûsâ'nın yere atınca yılan olan âsâsıylagösterdiği mucizelere telmih vardır.

1- "Şuh Şirin'ler yüzünden dağ delen Ferhat'lar
Aslıhan'lardan yanan Âşık Kerem'ler görmüşüz."
2- "Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün."
3- "Ekmek Leylâ oldu dostlarım / Mecnûn oldum peşi sıra giderim."
4- "Vahdetün şarabından / Bir cur'a nûş edeyin
Enel-Hak çağıruban / Dâra gireyin Mevlâ"

14-) TEVRİYE ( İKİ ANLAMLILIK )

Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü herkesçe bilinen ( yakın ) anlamında değil de uzak anlamını kastederek kullanmaya denir. Tevriyeli kullanılan sözlerin iki anlamı da gerçek anlamdır. Tevriyedemecaz yoktur; tevriye bu yönüyle kinayeden ayrılır.

ÖRNEKLER

* "Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek"

İkinci dizede "ben" tevriyeli kullanılmıştır. Yakın anlamı,vücuttaki siyah kabartı; uzak anlamı ise, I. Tekil kişi.

* "Bir delikanlı haramîdir deyü afv ettiler
Asmadan kurtuldu ammâ çok sıkılmıştır şarâb "

Asma, söylenen anlamıyla asmak eylemi; amaçlanan anlamıyla da üzümdür.


15-) TENASÜP ( UYGUNLUK )

Anlamca birbiriyle ilgili sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır. Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması tenasüp değildir. Divan şairleri, tenasüp sanatında, türlü bilim terimlerini, mitoloji, tarih ve mesnevi kahramanlarını, hayvan , bitki ve çiçek adlarını bol bol kullanmışlardır.

ÖRNEKLER

* "Lâleyi,sümbülü gülü hâr almış
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış."

* "Suya versin bâğban gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su"

* "Koyuldu rengi köpüklerde karın
Işıklar kesildi sularda.
Akşam mı bu gelen güneş mi batacak?
Benim bir güzel var beklediğim
Coşan dalgaları kucaklayacak."

16-) LEFF Ü NEŞR ( SIRALI AÇIKLAMA )

Genellikle bir beyit içinde, birinci dizede birkaç şeyi anlattıktan sonra, ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşıtlıkları belirtmeye leff ü neşr denir.Bu sanat düzyazıda da görülebilir. Teşbih ve istiare ile yakından ilgili olan bu sanat, ilk dizede söylenenlerin ikinci dizede düzenli ya da düzensiz açıklanışına göre ikiye ayrılır.

ÖRNEKLER

* "Deli eder insanı bu deniz, bu gökyüzü
Göz kırpar yıldızlar, türkü söyler balıklar."

* "Bakışların kor ateş / Duruşun durgun su
Biri yakar, biri boğar."

* "Sen bana en sadık arkadaştın
Gönlümde ateştin, gözümde yaştın
Ne diye tutuştun, ne diye taştın
Beni kıskandırıp durmalı mıydın?"


17-) TEKRİR ( YİNELEME )

Sözün etkisi güçlendirmek için sözcük ya da söz grubunu yineleme sanatıdır.

ÖRNEKLER

* "Ey varlığı varı var eden var !
Yok yok sana yok demek ne düşvar."

* "Kimsesizim kimsem yoktur herkesin var kimsesi
Kimsesiz kaldım meded kıl kimsesizler kimsesi."

* "Kaldırımlar, ıztırap çekenlerin annesi,
Kaldırımlar, içinde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi
Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır. "

18-) İSTİFHAM ( SORU SORMA )

Sözü, cevap beklemeksizin anlamı güçlendirmek için soru soruyormuş gibi kullanma sanatıdır.

ÖRNEKLER

* "Hani o, bırakıp giderken seni / Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi / Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime / Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime / Hani ey gözyaşım, akmayacaktın?"

Şair, birinci dörtlüğün ikinci ve dördüncü,ikinci dörtlüğün son dizesinde soru sorma yoluna gitmiştir. Ancak bu sorular cevap gerektirmemektedir.

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz

1- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ "

2- "Bana kara diyen dilber / Gözlerin kara değil mi ?"

3- "Olur mu dünyaya indirsem kepenk
Gözyaşı döksem Nuh Tufanı'na denk ?"

4- "Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem'i yanmaz mı


19-) ALİTERASYON ( SES YİNELENMESİ )

Bir şiirde ya da düzyazıda ahenk yaratmak amacıyla aynı ses ya da hecenin yinelenmesine aliterasyon denir.

ÖRNEKLER

*"Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında."

* "Sev seni seveni hâk ile yeksân ise
Sevme seni sevmeyeni Mısır'a sultân ise"

20-) SECÎ ( İÇ KAFİYE / NESİR KAFİYESİ )

Cümlelerin ya da bir cümle içinde birden çok sözcüğün sonlarındaki ses benzerliğine seci denir. Seci, nesirde kullanılan uyak olarak da tanımlanabilir. Özellikle Divan nesrinde secili anlatım bir amaç sayılmıştır.

ÖRNEKLER

* "Ey gözlerin nuru, gönüllerin sürûru; başımızın tâcı,dil ehlinin mîrâcı "

* "Dost yolunda nistlik gerek, yâr önünde pestlik gerek; ten cübbesiçâk gerek,gönül evi pâk gerek. "


21-) İRSÂL-İ MESEL

Dizelerde bir atasözü ya da deyimi kullanma, açıklama sanatıdır.

ÖRNEKLER

* "Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrânî gâfilin ahmaklığından"

* "Çağır Karac'oğlan çağır / Taş düştüğü yerde ağır
Gönül sevdiğinden soğur / Görülmeyi görülmeyi."

22-) AKİS ( ÇAPRAZLAMA )

Bir cümle ya da dize içindeki sözleri ters çevirerek söylemeye akis denir.

ÖRNEKLER

* "Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır."
* "Yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemelidir.

23-) CİNAS

Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları ayrı olan sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır.

ÖRNEKLER

* "Ey kimsesizler el veriniz kimsesizlere
Onlardır ancak el verecek kimse sizlere "

* "Söylerken o sözleri kızardı
Hem hazzeder âh hem kızardı "

* "Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksa akıbet yer yer seni " ÖYS

24-) NİDA (SESLENME)

Şiddetli duyguları,heyecanları coşkun bir seslenişle anlatmadır.Daha çok ay,ey,hay,ah ünlemleriyle yapılır.

---Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!
---Ey benim sarı tamburam!Sen ne için inilersin?
---Çatma kurban olayım ey nazlı hilal!


25-) AKROSTİŞ SANATI

Mısraların baş harflerinin birleşmesi sonucu anlamlı bir kelime veya isim çıkacak şekilde şiir yazmaktır.

Fırtınalar dinmedi sensizliği yaşarken
Enginlere dalıp bin bir hayal kurarken
Resmin bile yoktu bir teselli ararken
Dünlerim gün oldu günler vuslata hasret
Al beni de götür sonsuzluğa koşarken


26-) TERDİD

Sözü, karşısındakini merakta bırakacak, ilerisinin ne olacağını sezdirmeden sürdürdükten sonra, beklenmedik ve çarpıcı bir şekilde sonuca bağlamaktır.…

Geldiler beklenen çiftler ormana
Duruyor iki genç, ne hoş, yan yana
Bir kurşun kadına bir de çobana
Çınlasın yıllarca orman be Ali

Görünce uzanmış yar kucağına
Boynunu dolamış zülfü bağına
Kurşunu kahpeye atacağına
Kendine çevirdin... Aman be Ali! (F. Nafiz; Ali)

27-) TARSİ

Şiirde dizelerdeki kelimelerin hece sayıları, ölçü ve uyakları denktir.

28-) KALB

Bir kelimenin harflerinin yeri değiştirilerek yapılan cinastır. Arapça harflerle yapılır. Divan şiirine mahsustur.

29-) LEB-DEĞMEZ

Dudakların birleşmeyeceği şekilde harfler seçilerek yapılan sanattır. ( B,M,P,V,F dışındaki harfler)

ATASÖZLERİNDEKİ TEZATLAR

1. 'damlaya damlaya göl olur' / 'taşıma suyla değirmen dönmez'
2.. 'iyi insan lafın üstüne gelir' / 'iti an çomağı hazırla'
3.. 'bir elin nesi var iki elin sesi var' / 'nerde çokluk orda bokluk'
4.. 'fazla mal göz çıkarmaz' / 'azıcık aşım ağrısız başım'
5.. ' kervan yolda düzelir' / ' balık baştan kokar'
6.. 'söz gümüşse,sükut altındır' / 'sükut ikrardan gelir'
7.. 'harama uçkur çözülmez' / 'güzele bakmak sevaptır'
8.. 'iki gönül bir olunca samanlık seyran olur' / 'iki çıplak bir hamama yakışır'
9.. 'bülbülün çektiği dili belası' / 'bilmemek ayıp değil sormamak ayıp'
10.. 'eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir' / 'ye kürküm ye'
11.. 'eğri otur doğru söyle' / 'doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar'
12.. 'düşenin dostu olmaz' / 'dost kara günde belli olur'
13.. 'ava giden avlanır' / 'atın ölümü arpadan olsun'
14.. 'erken kalkan yol alır ' / 'acele işe şeytan karışır'
15.. 'birlikten kuvvet doğar' / 'körler sağırlar, birbirlerini ağırlar'
16.. 'tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır' / 'lafla peynir gemisi yürümez'
17.. 'gün ola harman ola' / 'perşembenin gelişi çarşambadan bellidir"
18.. 'ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol' / 'hocanın dediğini yap, yaptığını yapma"
19.. 'iyilik yap denize at' / 'merhametten maraz doğar"
20.. 'zararın neresinden dönülse kardır' / 'gelen gideni aratır"
21.. 'yüzü güzel olanın huyu da güzel olur' / 'yüzü güzel olanı değil huyu güzel olanı sev"
22.. 'akıl akıldan üstündür' / 'aklın yolu birdir"
23.. 'el elden üstündür' / 'alet işler el övünür"
24.. 'acı patlıcanı kırağı çalmaz' / 'yaşın yanında kuru da yanar"
25.. 'zorla güzellik olmaz' / 'zora dağlar dayanmaz"
26.. 'öfke baldan tatlıdır' / 'öfke ile kalkan zararla oturur"
27.. 'işleyen demir ışıldar' / 'insan yedisinde neyse yetmişinde de odur"
28.. 'fazla mal göz çıkarmaz' / 'azı karar çoğu zarar"
29.. 'insan kıymetini insan bilir' / 'insanoğlu çiğ süt emmiş"
30.. 'anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al' / 'beş parmağın beşi birbirine Benzemez"
31.. 'olmaz olmaz deme, olmaz olmaz' / 'iş olacağına varır"
32.. 'eski dost düşman olmaz' / 'güvenme dostuna saman doldurur postuna"
33.. 'harama el uzatılmaz' / 'üzümü ye bağını sorma"